Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaCEltik lisesiGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 mevlana

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
PaTRoN
Admin
Admin
PaTRoN


Erkek
Mesaj Sayısı : 456
Yaş : 33
Nerden? : Konya
Hobiler : Adminlik
Lakap : Kral Derler Ama
Takım : mevlana 3cfc6cbe9b5f994873e98f5d8805462f
Ruh hali : mevlana Acili10
. :
urun=1;
sid=21356;Gaya Yamuk olmaz Olsanada Affedilmez
channel=24760;
banner=209;
kategori=49;
w=160;
h=600;
wmid=11531;
domain ="celtik.forum0.net";
tip="Banner";adsrv=1;jsai="14bc857edee749d4";


Kayıt tarihi : 26/09/07

reklam
.:
mevlana Img_left999/1000mevlana Empty_bar_bleue  (999/1000)
..:
mevlana Img_left800/1000mevlana Empty_bar_bleue  (800/1000)
a: >
mevlana Empty
MesajKonu: mevlana   mevlana Empty2/9/2008, 15:27

Dünyayı kucaklayan sevgi seli: Mevlânâ
Sevgide güneş gibi ol,
Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,
Hataları örtmede gece gibi ol
Tevazuda toprak gibi ol,
Öfkede ölü gibi ol,
Her ne olursan ol,
Ya olduğun gibi görün,Ya göründügün gibi ol.


Mevlânâ Celaleddin Rumî
13.
yüzyılda yaşamış bir İslâm âlimi olan Mevlânâ Celaleddin Rumi
Hazretleri, hoşgörüsü, insanlığa yaklaşımı, insan sevgisi ile tüm
insanlığa örnek teşkil etmiş, yazdıkları ve söyledikleriyle yüzyıllar
ötesine ulaşabilmiş mümtaz şahsiyetlerdendir. O her dilden, her dinden,
her renkten insanı kucaklamasını bilmiş, insanlığın hoşgörü ve sevgi
sembolü olmuş yüce bir kamettir. Bugün hâlâ kaynağını İlâhi ışıktan
almış, sevgi, hoşgörü ve akıl üçgeninde neşvünema bulmuş, düşünceleri
dilden dile dolaşmakta, insanlığa rehberlik etmektedir

Mevlânâ
Celaleddin Rumî, peygamber edalı tebessümlerin karanlık çağlara
yansıttığı ışık kaynaklarından biridir. Onu tanıyan, onun sevgi
iklimine adım atan İlâhi aşk yolundaki çileli yolculuğa ilk adımını
atmış sayılır. Onun sevgi çemberinin bir ufak halkası olmayı
başarabilmiş olanlar kâmil insan olma, yüksek ahlâka ulaşma yolunu
bulmuş demektir. İşte insanlığa ahlâkı, ilmi, hikmeti, sevgiyi öğreten
Hazreti Mevlânâ’nın hayatından ibret alınması gereken birkaç hadise...




ŞU ALTINLARI ÇAMURA ATIN

Günlerden bir
gün devrin Selçuklu sultanlarından biri kabul etmesini arzu ederek
Hazreti Mevlânâ’ya birkaç kese altın göndermişti. Hazreti Mevlânâ’nın
talebelerinden biri altınları alıp Hazreti Mevlânâ’ya arz edince,
Mevlânâ talebesine döndü ve, “Beni gerçekten seviyorsanız bu altınları
dışarıdaki çamurun içine atınız!” buyurdu. Talebesi, Hazreti
Mevlânâ’nın bu isteğini emir telakki edip, hiçbir sual dahi sormadan
yerine getirdi. Bu olaya şahit olan bazı kimseler, çamurun içine atılan
altınları toplamak için hiç vakit kaybetmeden çamurun içine
dalmışlardı. Fakat kısa süre sonra üstleri, başları, yüzleri çamurdan
görünmez hâle geldi. Mevlânâ, talebelerine, onların bu vaziyetlerini
göstererek; “Bu altınlar, şu gördüğünüz dünya ehlinin üstünü başını
batırdığı gibi, âhiret ehli olanların da kalbini kirletir. Çeşitli
günahlara sevk edip ibadetlerden alıkoyar. Bunun için dikkat edilmesi
gereken nokta; hırs ve tama yapmadan kanaat üzere bulunmaktır. Dünyada,
âhiret saadeti için çalışılmalı, kazanılmalıdır. Çünkü İslâm, insanlara
faydalı olmayı emreder. Dünyadaki saadetlerden biri de helâl kazanmak
ve bu kazancını hayır ve hasenat yaparak âhirete göndermektir. Asıl
sermaye ise ilim, amel, ihlâs ve güzel ahlâk sahibi olmaktır.” buyurdu.




SEN YAZMAYI KABUL EDERSEN BEN DE SÖYLERİM

Mevlânâ,
Konya’ya geldikten sonra Tebrizli Şems ve Kuyumcu Selahaddin adıyla
bilinen iki önemli şahsiyetle yakın dostluk kurmuştu. Önce Şems’in
Konya’dan ayrılışı; ardından Selahaddin’in vefatı Mevlânâ’yı çok
üzmüştü. Allah, çok geçmeden ona bir dost daha gönderdi. Bu kişi,
Çelebi Hüsameddin’di. Mesnevi’nin meydana gelmesine o vesile olacaktı.
Çelebi Hüsameddin, Konya medreselerinde hocalık yapıyordu. Mevlânâ’ya
bağlandıktan sonra aralarında büyük bir yakınlık doğdu. Mevlânâ, o güne
kadar gazel türü şiirler yazıyordu. Bunlar büyük bir kitabı dolduracak
kadar çoğalmıştı. Çelebi Hüsameddin, onun daha büyük bir eser yazacak
duruma geldiğini hissetmişti. Bu konuda onu teşvik etmeyi düşünüyordu.

Bir gün Konya’nın Meram bağlarında geziyorlar, Mevlânâ
şiirler söylüyordu. Çelebi Hüsameddin, tam zamanıdır, diyerek
düşüncesini söyledi:

- Efendim, dedi. Bugüne kadar gazel
tarzında pek çok şiir söylediniz. Sizi sevenler, sizden yeni bir eser
bekliyorlar. Böyle bir eser yazsanız da sizi sevenler, onu okuyarak
doysalar.

Mevlânâ, aslında buna hazırdı. Sarığının kıvrımları
arasından bir kâğıt çıkararak Hüsameddin’e uzattı. Bu kâğıtta,
Mesnevi’nin ilk beyitleri yazılıydı.

Hüsameddin’e:
- Oku,
diye buyurdu. Çelebi Hüsameddin, Mesnevi’nin girişinde bulunan ilk on
sekiz beyiti büyük bir coşkuyla okudu. Tam da arzu ettiği gibi bir
eserdi. Okuyup bitirdikten sonra Mevlânâ’nın ellerine sarıldı.
- Efendim, dedi. Gönülden dilerim ki; bu şiirin devamını da söyleyin.
Mevlânâ:
- Bir şartla, dedi. Sen yazmayı kabul edersen ben de söylerim.
-
Buna hazırım, dedi Hüsameddin. Mevlânâ, 19. beyitten itibaren söylemeye
başladı. Çelebi Hüsameddin de kaleme aldı. Kitap bittiğinde cilt sayısı
altıya, beyit sayısı 25.618’e ulaşmıştı.


MEVLÂNÂ’NIN AZ BİLİNEN BİR YÖNÜ: MEVLÂNÂ MÜSPET İLİMLE DE İLGİLENDİ

Mevlânâ
Celaleddin Rumî sadece dinî ilimlerle değil aynı zamanda müspet
ilimlerle de ilgilenmiş, eserlerine de bu durum yansıtılmış- Onun
özellikle Mesnevi adlı eserinde bahsettiği mevzular arasında dünyanın
kendi ekseni etrafında dönmesi, atom gibi konuları sayabiliriz.
Mevlânâ, Mesnevi’sinde dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesi ile
ilgili şunları söyler:

Dolap gibi dönüp duran gökten kıyas tut. Onun dönmesi nedendir?

-Ey gök, ne vakte dek yerin etrafında dönüp duracaksın?
Bu gökyüzü de elinde olmaksızın dönüp durmada

Yine
Mesnevi’de yer alan bazı beyitlerde günümüzün bilim adamlarını dahi
şaşırtacak biçimde atmosferi bir yumurtanın beyazına, dünyayı ise bu
yumurtanın sarısına benzetmekte, dünyanın uzayda boşlukta durduğuna
işaret etmekte, ayrıca mıknatıs ve kehribar örneğini vererek yer
çekiminin varlığına değinmektedir

Mevlânâ’nın değindiği bir
diğer konu da atomdur. Mevlânâ atom için “zerre” kelimesini kullanarak
henüz yakın zamanda keşfedilen “atom, atomun yapısı ve atomun
patlaması”na gönderme yapmaktadır. Mevlânâ’nın zerrenin (atomun)
içindeki güneşin (atom çekirdeğinin) “patlaması hâlinde her tarafın
yerle bir olacağından bahsetmesi” ve bu çekirdeği de “kuzu postuna
bürünmüş aslan”a benzetmesi oldukça ilgi çekicidir.



MEVLÂNA

1207 yılında
Türkistan’ın Belh şehrinde doğdu. Asıl adı Muhammed Celâleddin’dir.
Mevlânâ ismi ona sonradan verilmiştir. Rumî denmesi ise Anadolu’ya göç
etmesiyle ilgilidir. Mevlânâ, Moğol tehlikesi sebebiyle ailesiyle
birlikte Selçuklular devrinde Anadolu’ya göç etti ve önce Karaman’a,
ardından Konya’ya yerleşti. Devrinin ünlü hocalarından dersler aldı.
Kendini çok iyi yetiştirdi. Ardından dersler vermeye başladı. 1244
yılında Tebrizli Şems isimli bir dervişle tanıştı. Bu tanışma,
Mevlânâ’nın bütün hayatını değiştirdi. 17 Aralık 1273 yılında, 66
yaşında Konya’da vefat etti. Mevlânâ’nın Allah sevgisini dile getiren
şiirleri, vaazları ve mektupları şu kitaplarda toplanmıştır: Mesnevi,
Divân-ı Kebir, Fihi Mâfih, Mecalis-i Seb’a, Mektubât...



— Her ne olursan ol; ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol


Dert; Allah’ı gizlice anmana vesile olacaksa tüm dünya malından yeğdir.
Dertsiz dua soğuktur. Dertli dua gönülden, aşktan gelir.

— Kötü yaratılışlı kişiye ilim ve fen öğretmek, yol kesen eşkıyanın eline kılıç vermeye benzer.

— Allah’tan edebe muvaffak olmayı dileyelim. Edebi olmayan kimse Hakk’ın lütfundan mahrumdur.

— Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.

— Yarın yaparım deme. Nice yarınlar geçti. Ekin zamanı tamamıyla geçmesin; dikkat et!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.celtikforum.net.tc
 
mevlana
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Mevlana Celaleddin rumi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Msn İfadeleri Ve Fazlası  :: Msn İfedeleri msn-
Buraya geçin: